Tüy Dergi'de Yazar Olmak:
Yazarlarımız
Alfabetik olarak sıralanmıştır.


Dilimde Murathan Mungan’ın dizeleri:
Ne geçmiş tükendi, ne yarınlar,
Hayat yeniler bizleri.
Geçse de yolumuz bozkırlarda,
Denizlere çıkar sokaklar.

güçlü ve mücadeleciyim, derinlemesine inceler, her daim en elverişli
sonuca ulaşmaya çalışır, ulaşamayınca da huysuzlaşırım. Elimden
gelenin en iyisini yapar, sonuçtan memnun olursam kendime aferin
derim; olmazsam daha iyisi için kendimle uğraşır, bir sonraki
seviyeye taşırım. Tüm saçmalıklara rağmen sevgi ve umut var
kalbimde…


benimki hüzün.
her tebessümün ardında,
ve her sabah gün ağardığında,
odamın duvarlarında,
gözlerimin en kuytularında..
bakmak ve görmek arasında
koca bir fark, Ben’i görmek.
yüreğim ne olur beni yanıltma!
suskunluğun asaletinde dinlenen,
hüznün kollarında uyuyan,
arayışın peşinde koşan,
aklının sınırlarını zorlayan,
karanlık gecelere meftun,
eserekli bir adamım ben;
evrene bir mesaj bırakmaya geldim.
“hayaletler de aynanın içindedir…``



Ankara Barosu Dergisi yayın kurulunda başkanlık, üyelik ve editörlük yaptım. Çeşitli şirketlerin hukuk müşavirliğini, sivil toplum kuruluşlarının danışmanlığını üstlendim. Son olarak Kültür Bakanlığı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu (Samsun ve Antalya) üyesi oldum. Bir dönem Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfının Yazarlık kursuna katıldım. Yazmayı ve okumayı çok seviyorum.

Sağlık Bakanlığı’ndan emekli olup kendime “vintage” bir dükkan açtım. İşimde o kadar mutluyum ki, iyi ki emekli olmuşum diyorum. İnsanın kendisini mutlu eden bir işte çalışmasının önemini kavradım.
En çok keyif aldığım şeyi düşündüğümde aklıma yazmak geliyor. Görüntüde çok sakin olmakla birlikte çılgın kadın ya da kadınlar dışarıya çıkmak istiyor.


Sadece yakın arkadaşlarım ve ailem bana Lülü der.
Günlerden bir eylül günü Ankara'da doğdum.
Hak savunucusuyum. Avukatım. Ablayım. Gönüllüyüm. Ömür boyu öğrenciyim.
Kar kürelerini, kitapları, balonları, çiçekleri ve çocukları çok severim.
Kendini yazarak keşfedenlerdenim.
Kimseden eksik ya da fazla değilim.
Herkes gibi biricik ve herkesle birim.



Toprağın kızıyım ben.
Toprak gibi katman katman.
Toprak gibi sakin, kendi halinde.
Bazen kireçli, ulaşılmaz, umarsız;
Bazen killi, geçirimsiz, geçimsiz.
Bazen çorak, içinde açan çiçekleri öldüren,
Kimi zaman da toprak kadar verimli.
Toprak kadar doğal, doğurgan.
Çoğu zaman da şaşırtır beni bağrımda açan çiçeklerin rengi, kokusu.

Her şey sık sık tuz ile buz oluverirmiş,
Yağmur çamur demeden ilerlermiş,
Kaf Dağı'na giden yolu ararmış.
Biz kerevetine çıkarken, o hala tırmanırmış.

Ben de geldim, vardım, buradayım.

Kitabın büyülü bir yanı vardı. Dünyanın tüm sırlarını keşfetmek üzereydim, fakat beklenmedik bir sorunla karşılaştım. Kitabın son bölümü koparılmıştı. Bu da demek oluyordu ki dünyayı anlamak ve anlamlandırmak için daha çok uğraşmalıydım.
O günden beri hayatın eksik parçalarını arayan bir gezginim.

Telaşla soruyorum bir hafta sonra Marmaris’e gelen psikiyatrist abime, gülüyor: “Meraklanma maniksin ama depresif değil.” Devamında tembihliyor “Sakın kaybetme manikliğini,” diye.
Yıllar, yılar geçti… Manikliğim nerede?


İşte bu sorunun peşinden sürüklendiğim eşsiz bir serüven benim için yazmak.
Cevabı ise henüz bulamadım. İyi ki de bulamadım.

Ben kimim? Çizgileri olmasına rağmen bohem, hayatı ve yaşamayı seven, küçük ve tombik bir kadınım. Dışişleri Bakanlığı’ndan emekliyim, dilbilimciyim, öğretmenim, tiyatrocuyum, Reiki Master’ım. Ayrıca, çalışkan, çoğunlukla neşeli, pozitif bir kişiliğim. İyisiyle, kötüsüyle insanım işte!


Gördüm, duydum ve dokundum. Anlaşılamaz, ulaşılamaz, tarif dahi edilemezdi.
Muhteşem Dünya gezegeninde önceden belirlenmiş yörüngemde seyahat ediyorum.
Bu yolculuk su damlasının evine geri dönüş yolculuğudur.
`` Ey olağan gibi görünen her şey! Doyumsuz, tanımsız ve eşsizsiniz…``
Bir gün bu su damlası kaynağına döndüğünde, yaptıklarının hesabını tek tek verecek ve bundan sonra evrende sadece temiz bir soluk olup tekrar size dönecektir.
``Bu son fasıldır işte. Dönülmez akşamın ufkundayız...``

Evliyim, iki kızım var.

Bazen fırtınalı bir orman, kovuklarında sincaplarını koruyan…
Bazen bir kaya parçası yamaçtan yuvarlanan.
Küllerinden doğan, sabırla yıkanan…
Bazen asi bir rüzgar enginlerde dolaşan,
Bazen büyük bir gemi, çıktığı limanı unutmayan.
Göz alıcı bir ladin ağacıyım yükseklerde yaşayan,
Kimseler görmese de üç zarif kozalağı taşıyan…

Hayat bir kararlar bütünü. Vazgeçtiklerimiz, terk ettiklerimiz, vazgeçilişlerimiz, terk edilişlerimiz... Sevgi varsa kalpte, hepsine dayanılır.