Yazmak, doğası gereği yazan kişiyi yeniler. Yazan insanlar her şeyden önce hayata, olaylara, insanlara farklı bir açıdan bakmaya başlarlar.
En yakın arkadaşınız size akıl danıştığında, o an onun sorunu için birçok öneride bulunursunuz. Ancak eğer sorun sizin sorununuzsa benzer önerileri kendinize bir seçenek olarak sunmanız bir hayli zorlaşır. Aklınız soruna takılı kaldığından, çözümler size yaklaşamaz. En yakın arkadaşınıza verdiğiniz akılcı çözümlerle, kendi sorununuz karşısında çözümsüz kalışınız arasındaki farkı yaratan nedir? Bunu tek kelime ile ifade edecek olursak yanıt “Mesafe” olacaktır. Arkadaşınızın sorunu ile aranızda bir mesafe vardır, ancak sorununuz ile sizin aranızda mesafe yoktur. Problem sizi içine çekmiştir ve siz de onunla yaşar hale gelmişsinizdir. Bu nedenle sağlıklı çözümler üretmek zaman alır. Böylece sorununuz hemen çözümlenmek yerine hayatınızda bir süre asılı kalır.
Yazmak bu noktada kişiyi yenileyen ve en önemlisi kendisi ile sorun arasına o ihtiyaç duyulan mesafeyi koyma olanağı sağlar. Bunu denemenizi öneririm. Aklınızı meşgul eden, hayatınızda çözümsüz kalan bir sorununuz varsa, onun hakkında yazın. Sonra yazdıklarınızı okuyun. Böylece siz artık o sorunun bir parçası değil, ona dışarıdan ve objektif bakan biri olursunuz çünkü yazarak aranıza bir mesafe koyarsınız. Eğer bu basit uygulamayı yaparsanız kaleminiz en akıllı dostunuz haline dönüşür. Yazdıkça yenilenirsiniz, tazelenirsiniz ve hayata, olaylara, insanlara bakış açınız farklılaşmaya başlar. Yazmak dışında hiçbir şey bu mesafeyi koyma olanağını size sunamaz. Öyleyse vakit kaybetmeyin. Hemen şimdi bunu deneyin ve yenilenmenin tadını çıkarın.
Müge Arbak
Farkındalık Yazarlığı Yazı ve Yazarlık Atölyesi